18 yaşındayım.Nihayet "Hannah Montana" efsanesine bir son verdim.Bu kararım yüzünden bazı hayranlarım bana kızmış olabilir.Ama kimin ne düşündüğü çok önemli değil.Bu karakteri daha fazla canlandırmayı sürdürseydim asla kendim olamazdım.Bundan beş yıl sonra da hala aynı karakteri canlandırıyor olmak bana bir şey kazandırmayacaktı.
"The Last Song" adlı filmde oynadım.Bu film çekimleri sırasında diğer başrol oyuncusu Liam Hemsworth ile aramızda çok güzel bir aşk doğdu.O, benim üçüncü sevgilim.Bu film sayesinde onunla tanışmam harika oldu.
Liam'ı ilk gördüğümde benden gerçekten çok uzun olduğu için biraz tedirginlik duydum.Ama kısa süre içinde beni etkiledi.Stüdyodan çıkarken, yavaşça benim için kapıyı açması ise beni etkileyen ilk hareketi oldu.O cidden çok duyarlı, anlayışlı ve iyi kalpli.
Ailem, 11 yaşımdan beri son derece zor bir çocukluk yaşadığımın, sürekli çalıştığımın ve artık kendime ait bir alana ihtiyaç duyduğumun farkında.Beni olabildiğince mutlu etmeye çalışıyorlar.
Düşünün, yaşıtlarımın sadece okulda arkadaşlarıyla uğraştığı zamanlarda ben paparazilerle, hakkımda çıkan haberlerle ve bitmeyen çekimlerle uğraşıyordum.Artık ne yapmak ve nasıl yapmak istediğimi daha iyi biliyorum.Kendime güveniyorum.Aslına bakarsanız hayatı çok da ciddiye almıyorum.
Çok genç yaşta neredeyse bir milyar dolarlık ticaret objesi haline gelmekten son derece rahatsızım.Ben normal bir gencim, oyuncak bebek değilim.
Oscar törenine ilk kez katıldığımda henüz 13 yaşımdaydım.İki yıl süren bir ilişkimi 16 yaşında noktalamıştım.Bir televizyon programım var.Müzik çalışmalarım ve oyunculuk sürüyor.
Sanırım herhangi birinin 19-20 yaşında yaşayabileceği şeyleri ben 13-14 yaşımda yaşamaya başladım.Tabii ki bu da benim her şeyi farklı görmeme neden oluyor.
Aileme çok güvenirim, onlar sayesinde çok mutluyum.Özellikle babamla tartışmayı, kavga etmeyi bile seviyorum.Annem ve kız kardeşim ise benim en iyi arkadaşlarım.Bir arkadaşta ne arıyorum?Güvenilirlik ve şyş bir karakter.Gerçek arkadaş ihtiyaç duyduğunuzda yanınıza koşan ve her anlattığınızı dinleyen kişidir.Yani, ailemdir.
Normal hayatımda da dizideki gibi giyiniyorum.Aslına bakarsanız, çekimler sırasında hoşuma giden kıyafetlere el koyduğumda oluyor ama dizide gördüğünüz giysilerin çoğu zaten benim.Gözüme güzel bir kıyafeti hemen alıp deniyorum, aynaya baktığımda içimden "Buna bayıldım" diye geçiriyorsm dizide de giyiyorum.
Oyuncluk ile şarkıcılık arasında bir seçim yapmam çok zor olurdu.Oyunculuk çok zevkli, sette olmayı ve oradayken yaptığım her şeyi çok seviyorum.Ama şarkı söylemek de kendim olmamı ve kendimi ifade etmemi sağlıyor.İkisinden de vazgeçebileceğimi sanmıyorum.
Boş zamanlarımda arkadaşlarımla alışverişe çıkmaya bayılırım.Zaten onlara sürekli numaralar yapar, onları eğlendirmeye çalışırım.
Babam bana "Seni eğlendirmeyen bir işte başarılı olamazsın" der.Bu, verdiği en iyi tavsiyedir.Bende şu tavsiyeyi vereyim; Kendinize inanırsanız, istediğiniz her şeyi gerçekleştirebilirsiniz.Bir de kendinize karşı daima dürüst olun.
Kaynak :salsa .